(Resimli Adana Tarihi on Twitter: "Adana Siptilli Pazarı http://t.co/myX91q5c9R") |
Adana ve Mersin yöresinde, sebze, meyve satılan pazara siptilli denirmiş.On dokuz ve yirminci yüzyıllarda Adana’da sebze, meyve yetiştiriciliği ve pazarcılığını Arap kökenli çiftçiler yapardı. (Bir söylenceye göre bin sekiz yüzlü yıllarda Mısır valisi, Çukurovalı’ların da sebze ve meyveciliği öğrenmesi için, işi iyi bilen çiftçileri Adana, Mersin yöresine göndermiş.) Arap’çada sitti altı (dükkânla başlanmış olabilir), seebit yedi, sebt ise cumartesi demektir.Türk Dil Kurumu’nun bulduğu sözcüğe ‘uydurukça’ diyen öğretmenler gibi dememiş bu halk. Özümseyip kullanmış… Önceleri Siptilli, sebt/cumartesi pazarıydı.., daha sonra yedi güne dönüştü.1910’lu yılların kartpostallarına (Şimdiki Döşeme Mahallesi’ndeki Milli Mensucat - Çifte Minare arasında kurulan pazara ‘Sittli Pazar’ı yazılmış. Zamanla ‘sittli’ sözcüğüne (Arapça ağzına) öykünme olmuş. Bu (h)öykünme Adanalı ağzıyla yapıldığı için siptilli denilmiş.., argomsu bir tadı var…
Yukarıdaki yazı Ali Akdemir'e ait. Bu bilgilerin benzerini Nurettin Çelmeoğlu'nun yazısında da okudum.
Ceyhan'la alakasını söyleyeyim. Aynı adla Ceyhan'da da Ceyhan Nehri'nin sahilinde pazar kurulurdu. Bu pazar belki yazıda anlatıldığı gibi sadece belirli günlerde kurulan bir pazarken sonrasında sürekli açık olan bir pazar haline geldi.
Bu pazarda sadece meyve ve sebze değil, bunun yanı sıra giyecek-ayakkabı, (ikinci el ya da yeni) balık (Ceyhan Nehrinden tutulan Sekizbıyık diye bilenen yayın balığı) satılırdı.
Sekizbıyık-Yayın Balığı-Google Resim |
Benim ilk aklıma gelen lastik sandalet diyebileceğim yandan tokalı bir ayakkabı türü. Genelde yazın giyilir. Ayak içinde terlediği için tokanın deriyle temas ettiği yer hızla paslanır. Derinin o kısmı sanki bir damga basılmış gibi görünür ve ancak banyoda geçer. İşte bu sandaletler de burada satılır.
Lastik Sandalet-Google Resim |
Biraz daha büyüdüğümde kırmızı biberleri hatırlıyorum. Kamyonlarla gelen çuval çuval biberler. Ailem hem kendileri, hemde satmak için biber salçası yaparlardı. Hala Ceyhan'da salça yapıp satanlar var. Salça için önce biberler bol suyla yıkanır, sonra herkes önüne yapabileceği kadar biberi alır ve başlarlar çekirdeğinden ayıklamaya. Eğer salçalık biber alınmışsa kesin o gün evde kuru fasulye pişer. Ertesi günkü menüde bellidir biber dolması. Biber bazen acı çıkabilir fakat acı olmasa da elleri yakar. Ellerde kimi zaman kızarır gece yatırmaz çok kötü yanar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder