29 Mart 2018 Perşembe

18. Yüzyıl Mekanik Masa

   18. yüzyılda, Fransa’da, zengin bir kadın, bu şık masada saatlerini harcayabilirdi. Jean François Oeben (jan frensuğa obın) bu masayı tasarladığında sahibinin mahremiyetini de düşünmüştü. Gizli bir mekanizma tertip ederek, bir anahtarla açılabilmesini sağlamıştı. Onca yıldan sonra, kakma yüzeyin renkleri değişmiş, ama orijinal görünümü son derece parlaktı. Ahşap kaplama desenler bölmeleri kamufle ediyordu. Masanın tasarımı, bir zamanlar nasıl kullanıldığı hakkında ipuçları veriyor. Mektuplar güzel kokulu ardıç çekmecede muhafaza edilebiliyordu. Malzemeler kapaklı iç bölmelere konulabiliyordu. Masanın sahibi, yazışmalarını ipekle kaplanmış yüzeyde yazabiliyordu. Yazı yazma yeri bir kitap desteğine dönüştürülebiliyordu. Masa açık ya da kapalı olsun, yan taraftaki çekmeceden eşyalara ulaşılabiliyordu. Masa aynı zamanda hareket edebilir olarak tasarlanmıştı ve böylece tekrar kullanılana kadar bir kenara kaldırılabiliyordu.


8 Mart 2018 Perşembe

Tahtacı Fatma - Süha Arın



Tahtacı Fatma
Tahtacı Fatma:

   Usta yönetmen Süha Arın (1942-2004), 1977 yılında TRT için Yörükler’in yaşamını ele alan kurmaca bir film çekmek için Toroslar’da bir geziye çıkar. Arın ve ekibi, Orhan Asena’nın öyküsünü yazdığı ‘Yörük Elif’ adını taşıyan film için mekân seçmek için Antalya’nın Elmalı ilçesi köylerinde dolaşırken Tahtacılarla karşılaşır. Arın, 1999 yılında öğrencileriyle yaptığı bir söyleşide bu karşılaşma anını şöyle anlatıyor: “ailecek, büyük tehlike altında çoluk çocuk kadın erkek hepsi bir arada çalışıyorlar. Çok iyi eğitilmiş gibi görünüyorlar. Çok açık fikirliler. Sorulara çok net, açık yanıtlar veriyorlar. Dünya görüşleri benim tahmin ettiğimden çok çok ileride, çok farklı bir düzeyde. Beni çok etkiledi bunlar. Fatma’yı o zaman gördüm. 12 yaşında bir kız çocuğu ve hayalleri var. Ama ailesiyle birlikte dağa çıkıp ağaç kesme zorunluluğunu duyuyor, onlara yardımcı oluyor. Dedim ki, ‘ilk fırsatta Tahtacılarla ilgili bir film yapacağım.”
   Arın ve ekibi bu kararın ardından Tahtacıların zorlu yaşamını belgesel olarak çekmek için kolları sıvar ancak o yılların koşullarında böyle bir belgeseli finanse etmek bir hayli zordur. Arın, bu zorlukla baş başa kaldığının farkındadır ve bunun için yaptığı diğer filmlerden az çok kazandığı parayla bu filmi kendi olanaklarıyla çekmeye karar verir. Borçlanarak çektiği filmin borçlarını yaklaşık 2 yılda ödediğini anlatan usta yönetmen, yıllar sonra o günleri anlatırken “benim için bayağı masraflı oldu ama bence değdi” diyecekti.
   Tahtacı Fatma belgeseli, 1979 yılında katıldığı Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘Altın Portakal’ ödülünü alır.